10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü dolayısıyla Türkiye Psikiyatri Derneği, bir açıklama yayınladı. Dernek açıklamasında, Türkiye’nin acilen bir Ruh Sağlığı Yasası’na kavuşması gerektiğini belirtti.
‘GÜVENSİZ BİR ORTAMDA YAŞAMAYA MECBUR BIRAKILMIŞ BİREYLER İÇİN SAĞLIKLI BİR RUHSAL GELİŞİM MÜMKÜN DEĞİLDİR’
Açıklamada, Dünya Ruh Sağlığı Günü’nün bu yılki temasının ‘Ruh sağlığı evrensel bir insan hakkıdır’ olduğunu belirtilerek “Bilinmektedir ki en temel insan haklarına erişemeyen ve güvensiz bir ortamda yaşamaya mahkum bırakılmış bireyler için sağlıklı bir ruhsal gelişim ve ruhsal işlev mümkün değildir” denildi.
Ruh sağlığının bir hak olduğunun vurgulandığı açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Bir hak olarak ruhsal sağlık sadece ruhsal zorluk ya da hastalığı olan bireylerin tedavi ve tam sağlık hakkını değil aynı zamanda toplumların ve bireylerin ruhsal açıdan korunmasını, ruhsal etkilenmeye neden olacak koşulların düzeltilmesini, güvenlik, sağlık, eğitim gibi temel insan haklarına sahip olarak yaşamaları, çocukların korunması ve gelişimini içermekte, ruh sağlığını koruyucu, ruhsal sorunları önleyici ve ruhsal sağlığı geliştirici hak temelli bir kamusal ortamı ve yönetimi zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle ruhsal sağlık sadece tedavi edici değil önleyici, koruyucu ve geliştirici hizmetler açısından düşünülmeli, koruyucu ve önleyici bir ortamın oluşturulması herkes için öncelikli bir hedef olmalıdır.”
‘RUHSAL SAĞLIK HAKKI TOPLUMUN BÜTÜN KESİMLERİ İÇİNDİR’
Türkiye’nin Ruh Sağlığı Yasası’na ihtiyaç duyduğunun belirtildiği açıklamada konuyla ilgili şunlar denildi: “Türkiye Psikiyatri Derneği tarafından hazırlanan ruh sağlığı yasa teklifinde hizmet verenlerin özlük ve sağlık haklarını da gözeten ‘hizmet verenlerin hakları’ başlıklı bir bölüm oluşturmuş, mecliste ruh sağlığı kanunu önerisi olarak verilen son iki yasa teklifinde de bu bölüm aynen yer almıştır. Bu bağlamda sağlık çalışanlarının iş yerlerinde maruz kaldığı şiddeti ve yoğun iş yükü altında tükenmelerini engelleyecek önlemler ve tüm iş kolları için insanca çalışma ortamının sağlanması çalışan ruh sağlığı açısından elzemdir.
Ruhsal sağlık hakkı toplumun bütün kesimleri için olup ayrımcı, yıkıcı ve dışlayıcı her türlü etkenin varlığını reddeder ve her şeyden önce güvenli, eşitlikçi, yaşam ve temel hakların sağlandığı, ruhsal zorluk oluşturacak dış etmenleri engelleyici bir ortamı ve bu ortamın kurumsal güvencesi ile mümkündür. Savaşsız, sömürüsüz, eşitlikçi, tüm hakları ile insanların güven içinde yaşadıkları sağlıklı bir gelecek dileği ile…” (HABER MERKEZİ)