Günümüz teknolojisinde artık her şeyi tek tıkla halletmek mümkün; özellikle hasta, halsiz veya dışarı çıkmak istemediğimiz zamanlarda imdadımıza yetişen Yemeksepeti, en popüler uygulamalardan.
Günlük hayatımızın artık bir parçası olan bu uygulamanın ise hayata geçiş süreci epey ilginç.
Nevzat Aydın, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki başarılı eğitiminin ardından, e-ticaret dünyasına adım atmak üzere ABD’ye gitmişti; bu süreçte Amerika’da paket servis olayı ise epeyce dikkatini çekmişti.
Bu paket servis fikri, Türkiye’ye dönüşünde hayata geçirmek istediği bir projeyi ona çokça düşündürtmüştü. İki arkadaşıyla birlikte, Türkiye’de bu fikri hayata geçirmeye kafaya koymuşlardı diyebiliriz. 5 aylık bir araştırma süreci, anketler, restoranlarla görüşmeler derken, sipariş esasına dayalı paket servis işine girmeye karar vermişlerdi.
Bu yola çıktıkları süreç tabii ki her sektörde olduğu gibi önlerine engel çıkarmıştı çünkü Türkiye’de bir ilki gerçekleştiren Yemeksepeti, pek çok restorandan olumsuz yanıt almıştı. Ancak bu fikrin başarılı olacağına eminlerdi, beraber yürüdükleri bu yola çocukluk arkadaşlarından biri olan Cem Nufusi’yi de dahil ettiler.
Eylül 2000’de 40 metrekarelik bir odada Yemek Sepeti Gıda ve Pazarlama Elektronik İletişim ve Tanıtım Limited Şirketi kuruldu.
Yemeksepeti şirketinin genel müdürü Nevzat Aydın, IT sorumlusu Melih Ödemiş, satış ve pazarlama sorumlusu ise Cem Nufusi’ydi. Ancak tahmin edebileceğiniz üzere 2000 yılında internet o kadar da yaygın değildi, bu yüzden siparişlerini faks üzerinden alıyorlardı. Bu süreçte çok fazla restoranla anlaşmadıklarının da altını çizmek lazım keza kendilerine destek olan restoran sayısı yalnızca 26’ydı.
Yatırım yaptıkları bu süreç tabii ki onları zaman zaman maddi sıkıntılarla boğuşmak zorunda da bıraktı, günde az sayılabilecek 40-45 sipariş alıyorlardı. Hatta bu durumu Nevzat Aydın “6 sene boyunca Yemeksepeti’nden para kazanmadık” diyerek açıklamıştı.
Ancak internet zamanla neredeyse her evde bulunmaya başladı, kullanımı yaygınlaşıyor; her geçen gün daha fazla sipariş alıyorlardı. 2008 yılına gelindiğine aldıkları sipariş günde 10 bini bile bulmuştu.
Türkiye’de büyük bir başarı yakalayan Yemeksepeti, Dubai’ye de açılarak “Foodonclick.com” adıyla sektöre giriş yaptı. Sadece Dubai ile sınırlı kalmayan şirket; 2010 yılına gelindiğinde Rusya’da da “İzrestorana.ru” adıyla hizmet vermeye başladı. Fakat maalesef ki şirket Rusya pazarında pek de başarılı olamadı ve faaliyetini 2012 yılında sonlandırdı.
Rusya pazarında başarılı olamasa da şirketin istikrarı ve başaracaklarına olan inancı bu süreçte hiç sönmedi diyebiliriz. Keza kendileri Türkiye’de günden güne en çok büyüyen şirketler arasında adını yazdırıyor, her geçen gün daha fazla müşteriyi bünyesine katıyordu. 2010 yılında Yemeksepeti mobil uygulaması geliştirerek insanların daha kolay bir şekilde sipariş vermelerini sağladılar.
Yemeksepeti’nin büyük bir yükselişe geçtiği dönem de tam olarak bu dönem diyebiliriz: telefonda tek tıkla sipariş verebilmenin kolaylığı pek çok kişiye kendini sevdirmişti.
Bu dönemde günlük neredeyse 30.000 sipariş alan şirket, üstelik yalnızca 100 çalışanı ile bu yola devam ediyordu. 2012 yılında General Atlantic şirketi Yemeksepeti’ne tam 44 milyon dolarlık yatırım yaparak şirketin büyüme hızına oldukça güç katmıştı. Bu yatırımla birlikte günlük 50.000’e yakın sipariş almaya devam ettiler.
2015 yılına kadar hız kesmeyerek büyümeye devam eden şirket ise aynı yıl, Delivery Hero’ya 589 milyon dolara satılmıştı. Aynı sene pek çok kişinin eleştirisine maruz kalan şirket, Türk şirketi olmaktan çıkmış artık Almanya’nın bünyesi altına girmişti.
Yemeksepeti ileride daha ne kadar büyümeye devam eder bilinmez ama Türkiye’ye getirdiği yenilikçi fikir eminiz ki pek çok e-ticaret sitesinin öncüsü olmuştur. Özellikle genç girişimcilerin sektöre atılma hayallerini körükleyen bu kuruluş hikâyesi, 2017 yılında Harvard Business School’da ders konusu bile olmuştu.
Sektöre dair diğer içeriklerimize buradan göz atabilirsiniz: